Diyanet İşleri Başkanı'ndan sekülerizme yönelik akıl almaz sözler!

   Aşağıdaki yazı, babam Muharrem Kılıç'a aittir ve birkaç gün önce Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in sarf ettiği şu ifadelere yöneliktir: “İnsanlık dinlerin dışında daha seküler bir dünya kurmayı tasarladı. Fakat sekülerizm dinlerden kaynaklanan şiddeti de geride bırakarak dünyayı topyekûn bir savaşın içine soktu. İnsanlar da bilimsel keşiflerle atom bombasını düşünebildi. Kimyasal silahları üretti ve tarihteki savaşlarda ölen bütün insanların birkaç katını modern zamanlardaki savaşlarda kaybettik. İki büyük dünya savaşı yaşandı ve şimdi üçüncü dünya savaşından söz ediliyor ve sayın Papa'nın ağzından bile böyle bir cümle dökülebiliyor." (Kaynak) 

                             

Bak şu Arap İslam tarihini dahi bilmezmiş gibi konuşan ilahiyat okumuş adama. Bu zat,

1- İlk dört İslam halifesinden üçünün katledildiğini, 
2- Dünyevi iktidar peşindeki Emeviler'in Peygamber Muhammed Mustafa'nın aile efradının hemen hepsini kılıçtan geçirdiğini ve kala kala sadece biri 3 yaşında iki kadın kaldığını, 
3- İlkel Arap emperyalizmine ideoloji hizmeti görsün diye pervasızca yamultulan dinsel değerler eşliğinde halkların kılıçla dize getirildiğini, 
4- Örneğin Orta Asya'da Türkleri zorla Müslüman edeceğiz diye tam 250 yıl sürdürülen Türk kıyımında yüz binlerce insanın kanının döküldüğünü BİLMİYOR MU?

   Haydi diyelim ki bunları söylemeye dili varmıyor, yüreği de yetmiyor; Hristiyanlık tarihindeki din ve mezhep savaşlarını da mı duymamış? Onları duymadıysa, ülkeleri ve kentleri zaptetmek için Katolik papaların başlattığı Haçlı Seferlerini de mi işitmemiş?

   Bir an duralım ve soralım: Ey din diyanet cüppesi giyinmiş hoca! El Kaide, El Nusra, Boko Haram, El Şebap ve IŞİD çeteleri seküler oldukları için mi baş kesip ciğer yiyor, kadınların ırzına geçiyor, kız çocuklarını cariye ediniyor? Güya cennette huri ve gılman aşkına beyni yıkanmış gençleri canlı bomba yapıp yüzlerce can almak sekülerizmin marifeti mi? Bunlar şiddet değil mi? Diyelim ki akıl vicdan hak getire; göz, kulak da mı namevcut sende? 

   Gelelim asıl gerçeğe. Bu zatın sözünü ettiği son 200 küsur seneden beri dökülen kanların sebebi kesinlikle sekülerizm yani laiklik DEĞİLDİR. Açgözlü sömürgecilerin, başka halkları inanç ve etnik kökenleriyle de aşağılayarak hunharca katleden emperyalistlerin ve onlara uşaklık eden tiranların -örneğin şeriatçı Arap şeyhlerinin- ortak yapımıdır. Dünyayı kana bulayan sömürge paylaşım savaşları, 60 milyon cana mal olan iki cihan savaşı, zincirlerini kırmak için halkların giriştiği ulusal bağımsızlık ve özgürlük savaşları, ön ve son tahlilde sömürücü egemenlerin eseridir. Günümüzü zehirleyen şiddet, savaş, kin ve nefret de öyle. İnsan aklının özgürleşmesi demek olan sekülerizmi, yani laikliği de işine geldiğinde çiğneyen yine onlardır. Laiklik, özgürlük ve fazilet demektir. Özgür insan şiddete, kine ve nefrete prim vermez. Hele hele gerçekleri çarpıtmaya hiç tenezzül etmez. Bunu yapanlar, zorbalar ve sömürücüler safında gerçekleri çarpıtanlar, daha çok da halkın kutsal bildiği değerleri istismar ederek çarpıtanlardır. 

   Diyanet bir devlet kurumudur. İşte bu tür sahtekarlıklar olmasın, özgür insan aklına kaba yobazlar tuzak kurmasın ve çağdaş toplumsal yaşam içinde halkın inançları uyarınca gereksindiği ortak dinsel hizmetler karşılansın diye vardır. Diyanet, halkın vergileriyle varlığını sürdürür. Tarihi yalan ve madrabazlıkla çarpıtanların, halkı uyutanların ve muktedirlere payanda olanların tepe tepe kullandığı bir yer değildir. Birisinin bu zata hem hakikatı öğretmesi hem de söyletmesi gerektir.

Yorum ekle