You Dont Know Jack (2010)

  

Yönetmen: Barry Levinson (2010)

(IMDB)

Ölmek, suç değildir.

 

   Türkçeye Doktor Ölüm olarak çevrilen film, aynı isimle nam salmış Dr. Jacob ‘Jack’ Kevorkian’ın gerçek yaşam öyküsünden uyarlanmıştır. 

(Bu yazı SPOILER içermektedir) 

   Bir patolog olan Dr. Kevorkian, insanların yaşam haklarını olduğu kadar ölüm haklarını da seçme özgürlükleri bulunduğunu savunur. Bu amaçla da ölümcül bir hastalığı olan veya iyileşme umudu bulunmayan hastaları için bir intihar makinesi yapar. Ötenaziden farklı olarak, hastanede yatmakta  olan hastanın isteğiyle yaşam desteğinin kesilmesi değildir bu; hastalar burada bizzat ölüm başvurusu yapar. Jack uygun gördüğü takdirde (ki bunun için belirli kriterleri vardır) hasta, öldürücü ilaçları damar yoluyla alacağı bu intihar makinesine bağlanır ve ufak bir parmak hareketiyle makineyi çalıştırır; önce uykuya dalar, sonra acısız bir şekilde ölür. (Eminim hayatımızın farklı dönemlerinde birçoğumuz, böyle bir seçim şansını hem kendimiz hem de yakınlarımız için hayal etmiş veya istemişizdir.) Dr. Jack ve dileyen hasta yakınları, işlem bitimine kadar intihar eden kişinin başında bekler. Aslında Kevorkian’ın yaptığı, hastanın intiharına yardımcı olmaktır; kişinin kendi ölümünü kendi istediği şekilde gerçekleştirmesini saygınlığını yitirmeden ve acı çekmeden veda etmesini mümkün kılar.

   Bu süreçte yasalarda açıklar vardır. Kamuoyundan hem iyi hem kötü anlamda çok tepki alan bu gönüllü intihar yardımcısı doktor hukukla verdiği birçok savaşı kazansa da, özellikle dini grupların da baskı ve bezdirme girişimleriyle en sonunda ikinci dereceden cinayet suçuyla 15-20 yıl mahkumiyet alır.

   Jack’in esas yapmaya çalıştığı iş, bu hakkın insanlara yasal olarak verilmesini sağlamaktır; sonuçta kendisi de birgün bunu yapamayacak duruma gelecektir. Hastalarında ve ölüm döşeğindeki kendi annesinde gördüğü, ölmek ve kurtulmak için yalvaran, adeta acı çeken bakışları unutamayan Jack son ana kadar da bu hakkın savunucusu olur. “Bu hakkı sadece başkaları için değil, bir gün gerekli olması halinde kendim için de istiyorum” der.

   Fakat dediğim gibi Dr. Jack’in de bu hakkı sunacağı hastalarıyla ilgili birtakım kriterleri vardır. Özellikle iyileşme umudu olmayan hastalıklar, motor nöron bozuklukları, Alzheimer semptomlarıyla seyreden sinir sistemi rahatsızlıkları ve kanser vakalrı bunların başında gelir. Diğer yandan, geçirdiği bir hastalık veya kaza sonrasında tamamen duygusal sebeplerle ölümü dileyen depresyon vakalarını geri çevirir. Her hastasıyla yaptığı ön görüşmeyi videoya kaydeder ve bu kayıtlar daha sonra gerekli görüldüğü takdirde mahkemede değerlendirilir.

   Bana göre, hastasını gerçekten seven ve iyileşmeyeceğini bildiği halde göz göre göre onun hayatta tutulup acı çektirilmesine katlanamayan bir doktorun çabasını ve kendi hayatını bu uğurda feda edişini anlatıyor bu film. Ama tabii ki etik anlamda hassas bir konu bu; farklı görüşler mutlaka olacaktır. Genel temas itibarıyla özellikle Mar adentro (İçimdeki Deniz) filmini hatırlatan; keşke Ramon Sampedro’nun da Dr. Kevorkian gibi bir ölüm meleği olabilseydi diye düşündüren bir film You Dont Know Jack. 

Gerçek hayattan bazı detaylar: 

  • Jacob Kevorkian, 8 yıl 2 ay hapis yattıktan sonra 2007 yılında iyi halden şartlı tahliye ile serbest bırakılmıştır. Hapse girdiği yılda, doktor kontrollü intihar ABD’de sadece Oregon eyaletinde yasalken, şu anda Washington ve Montana’da da yasallaşmıştır. Hastanın 6 ay veya daha kısa ömrü kalmış olması ve akli dengesinin yerinde olduğunun saptanması şartı vardır. Ancak Kevorkian’ın bu eylemi gerçekleştirmesi veya yardımcı olması yasaktır. 1928 doğumlu Kevorkian hala hayatta olup,  “kendi ölümünü seçebilme” hakkının da hala sıkı bir savunucusudur.
  • Kevorkian, 1990-1998 yılları arasında en az 130 intihara yardım ettiğini söylemiştir.
  • Dini grupların pankart ve savlarında en çok görülen iki mesaj:  

“Tanrı'nın verdiğini ancak Tanrı geri alır.”

“Bizi de öldürecek misin Jack?” 

   Yukarıdakilere benzer demagojik söylemler, bunca kötülüğün olduğu bir dünyada bana son derece yüzeysel ve içi boş geliyor. Bu konunun tanrıyla, doğaüstü inançlarla, kişisel takıntılarla ilgisi yoktur ve olamaz da. Herkesin inancı, inançsızlığı ve yaşam felsefesi farklıdır; dolayısıyla tüm insanlığı ilgilendiren "ölüm hakkı" gibi önemli bir konu, herhangi bir inanç sisteminin söylemiyle yargılanamaz.

Medyanın ortaya attığı bazı iddialar:

Bunlar, Kevorkian'la destekçileri tarafından reddedilen, gerçekliği kanıtlanmamış iddialardır.

—İntiharlarına yardım ettiği kişilerin % 60’ının ölümcül hastalığı olmadığı

—19 vakada psikiyatrik değerlendirmenin eksik yapılması

—17 vakada kronik ağrı şikayeti olan hastaların bir ağrı uzmanına gönderilmemiş olması

—3 otopside hastalık belirtisi görülmemesi

—En az 19 hastanın Kevorkian’la sadece bir kez ön görüşme yapıp 24 saat sonra ölmesi 

Diğer detaylar:

—Jack, filmde bir iki yerde Ermenilerle ilgili bazı ifadeler kullanıyor; merak edip araştırınca şu bilgilere ulaştım: J. Kevorkian’ın babası Levon, 1915 yılındaki tartışmalı Ermeni soykırımında, Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarından kurtarılarak kaçırılıp Amerika’ya yerleştirilmiş. Yani Jack Amerika'da doğmuş Ermeni asıllı bir Amerikan vatandaşı. 

—Dr. Kevorkian’ı oynayan Al Pacino’yu izlemeye alışkın olmadığımız bir rolde görüyoruz; her zamanki başarılı oyunculuğuyla bence çok da güzel oturmuş bu role. Bu rol için ilk başta Ben Kingsley düşünülmüş.

Yorum ekle