1. ATHEOS Sempozyumu

   Evrenimizin, gezegenimizin ve canlılığın nasıl oluştuğunu ve evrildiğini konu alan "Adım Adım Varoluş" başlıklı 1. ATHEOS Sempozyumu 18-19 Ekim 2014 tarihlerinde gerçekleşti. Benim de üyesi olduğum ve 2 Mayıs 2014 tarihinde Ateistler Derneği (Ate-Der) ismiyle resmi statü kazanan derneğimizin düzenlediği ilk sempozyum olması nedeniyle de heyecan verici bulduğum bu etkinlikle ilgili her türlü bilgiye ve yüklendiği zaman tüm sunumların videolarına buradan ulaşabilirsiniz. Aşağıda etkinliğin kısa bir özetini bulabilirsiniz. 

   Sempozyumun amacı Evren’in, Dünya’nın ve canlılığın oluşumunu ve evrimini, sempozyum ismine de uygun şekilde “adım adım”, bilimsel verilerden yola çıkarak, bu konulara yönelik bilimsel bilgi açığını gidererek açıklamaktı. Alanlarında yetkin akademisyenler, yaklaşık 200 kişinin katılımıyla gerçekleşen etkinlikte, iki gün boyunca değerli sunumlarıyla dinleyicileri bilgilendirdi, her sunumun sonunda yapılan soru/cevap bölümlerinde de katılımcıların sorularını yanıtladı. Sempozyum, Ateistler Derneği/Ankara sorumlusu Taner Beyter’in kısa tanıtım konuşmasıyla başladı. Ardından ben, sempozyumun moderatörlük görevini üstlenen kişi olarak kısa bir konuşma yaptım.

   Etkinliğin açılış konuşması ise Prof. Dr. Örsan Kunter Öymen tarafından gerçekleştirildi. Sayın Öymen felsefi ateizm görüşünün, Evren’in ve insanın oluşumunu açıklayacak bilimsel bilgilerle geçerlilik kazanacağını belirtti. Prof. Öymen bu bilince sahip olarak çalışmanın ve çalışanlara destek vermenin önemini vurguladı; bu bağlamda Ateistler Derneği’ni cesaretinden ve emeklerinden dolayı kutladı. 

1. GÜN:

“Evren’in Oluşumu” başlıklı konuşmasıyla sempozyumun ilk sunumunu yapan Doç. Dr. Kerem Cankoçak, Evren’in ve her şeyin varoluşunun kaynağı olan Büyük Patlama (Big Bang) kuramını anlattı. Evren’in tamamen fizik yasalarına göre işlediğini ve bunun için hiçbir doğaüstü güce ihtiyaç duyulmadığını özellikle vurgulayarak, “ince ayar” argümanının geçersizliğini açıkladı.

İsmine uygun şekilde “adım adım” ilerleyen etkinlik programını, Prof. Dr. Hakan Yiğitbaşıoğlu’nun “Dünya'nın Oluşumu” başlıklı sunumu takip etti.  Sayın Yiğitbaşıoğlu, gezegenimizin 4,54 milyar yıl önce ilk oluştuğu günden bugüne kadar geçirdiği jeolojik devirleri özetledi. Sayın hocamızın, kıtaların 1,5 milyar yıl sonra birleşip tek kıta halini alacağını belirtmesi de dinleyicilerin oldukça ilgisini çekti.

Prof. Dr. Mahinur Akkaya “Canlıların Oluşumu” başlıklı ilk sunumunda, gezegenimizdeki yaşamın nasıl oluştuğuna ilişkin Abiyogenez kuramını ve abiyogenez hipotezlerini yalın bir dille anlattı. Abiyogenez kuramının, organik kimyanın çalışma alanı olduğunu ve evrim kuramıyla karıştırılmaması gerektiğini özellikle vurguladı. “Bilimsel teori” kavramına da değinen sayın Akkaya, bilimin nasıl işlediği konusunda önemli bilgiler verdi. 

Doç. Dr. Ergi Deniz Özsoy “Biyolojik Evrim ve Nedensellik” başlıklı sunumunda, evrimin nihai bir amacının ve belli bir yöneliminin olmadığını, canlılar dünyasından verdiği örneklerle anlattı. Doğal seçilimi, evrim mekanizmalarını ve evrimin genetik temellerini anlaşılır bir şekilde açıkladı.

3 Kasım 2014'te kaybettiğimiz değerli bilim insanımız Prof. Dr. Ayhan Ersoy “Primatların Evrimi” başlıklı ilk sunumunda, kendi uzmanlık alanı olan fosillerden yola çıkarak çeşitli primat örnekleri verdi. İnsan ve şempanze türlerinin, paylaştıkları son ortak atadan 6 milyon yıl önce ayrıldığını vurgulayarak, evrim kuramının yanlış anlaşılmasındaki en önemli hatalı bilgilerden biri olan “maymundan gelme” konusuna değindi. Sayın Ersoy’un sunumu, sayın Özsoy ve sayın Akkaya’nın da katılımlarıyla interaktif bir bilgi paylaşımına dönüştü.

Prof. Dr. Örsan Öymen “Tanrı Neden ‘Neden’ Olamaz” başlıklı sunumuyla David Hume'un felsefesi çerçevesinde bir dünya görüşünü bizlerle paylaştı. Hume’un hayatı, düşüncelerinin gelişimi, felsefesinin sistematiği ve son olarak Tanrı fikrinin neden pek mümkün olamayacağı üzerinde duran Sayın Öymen, agnostisizm üzerine de bilgi edinmemezi sağladı. Sunumun sonlarında ise Sayın Öymen ile Akkaya arasında bilim ve felsefe ilişkisi üzerine hararetli ama keyifli bir tartışma yaşandı. Sayın Öymen ayrıca, yeni bir "teoloji" kavramının gerekliliği üzerinde durdu; özünde Tanrı kavramını temel alan teolojinin, eğer mutlaka var olacaksa, ateizm vb görüşleri de kapsaması gerektiğini, ancak o zaman gerçek bir düşün dalı olabileceğini belirtti.

2. GÜN:

Sempozyumun ikinci gününde “Kuantum ve Bilim İstismarı” isimli sunumuyla dinleyicilere seslenen Sayın Cankoçak, kuantum fiziği hakkında bilgi vererek, günlük hayatımızda sıkça karşılaştığımız sahte bilim tuzaklarına ve kuantum kelimesinin buna nasıl alet edildiğine değindi.

 Prof. Dr. Hakan Yiğitbaşıoğlu “Dünya’nın Yaşı ve Yaşlandırma Yöntemleri” isimli ikinci sunumunda, jeolojide kullanılan tarihlendirme (yaşlandırma) yöntemlerini anlatarak, Dünya’nın ve çeşitli kalıntıların yaşlarını nasıl belirleyebildiğimizi anlattı. Yaratılışçı argümanlarda sıkça kullanılan Karbon tarihleme yöntemi gibi tekniklerin ayrıntılarına değindi. Ayrıca Hz. İsa'ya ait olduğu iddia edilen Torino Kefeni'nin C14 izotopu takibiyle 14.YY'a tarihlendirildiğini ekledi. 

 Doç. Dr. Ergi Deniz Özsoy “Biyoloji Açısından Rastlantısallık” isimli ikinci sunumunda, yaratılışçı argümanlarda kullanılan “tesadüf” kavramına değinerek, bu kelimenin bağlamı dışında kullanılmak suretiyle evrim karşıtlığına nasıl alet edildiğinin, bilimin nasıl çarpıtıldığının üzerinde durdu. Konuşmasının ikinci bölümünde ise biyolojinin temeli olan evrim olgusunun ülkemizdeki tarihsel gelişiminden bahsetti. Osmanlı’nın sonlarında ve Cumhuriyet’in erken dönemlerinde Milli Eğitim Bakanlığı eliyle basılan kitapları dinleyicilerle paylaşarak, evrim ve bilim eğitiminin ülkemizde zamanla gitgide kötüleşen grafiğine dikkat çekti.

Prof Dr. Ayhan Ersoy “Modern İnsan Homo sapiens'in Evrimi” başlıklı ikinci sunumunda, insanın genetik açıdan kendi içinde oldukça homojen bir tür olduğunu vurgulamak suretiyle, ırkçılık temelli savların bilimsel olarak geçersiz olduğunu belirtti. Çeşitli hominid fosillerinden oluşan görsellerle, insanın evrim sürecini, diğer hominid türleriyle olan benzerlik ve farklılıklarını açıkladı.

Prof. Dr. Mahinur Akkaya “Evrim Karşıtlığının Nedenleri” başlıklı ikinci sunumunda, ülkemizde ve dünyada gözlenen bilim (bu bağlamda evrim) düşmanlığına, bu konudaki bilgi eksikliğine ve bunların sebeplerine değindi. Evrim kuramının ekonomik ve kültürel olarak gelişmiş toplumlarda yüksek oranda benimsenmesinin üzerinde durdu. Din ile ahlak ilişkisine, başka bir deyişle ikisi arasındaki ters orantıya da değinen Akkaya, konuyu güncel hayattan verdiği toplumsal deney örnekleriyle pekiştirdi.

Doç. Dr. Hasan Aydın “Evrim Karşıtlığının Felsefi Temelleri” başlıklı sunumunda felsefenin bilime nasıl katkı sunabileceğini açıklayarak ve rasyonel düşüncenin önemini vurgulayarak konuşmasına başladı. Sayın Aydın, düşünce tarihindeki en büyük mücadelenin iki temel yaklaşım arasında olduğunu belirtti: Mutlak hakikati savunan dogmatik düşünce ve yaşamın dinamizmini temel alan değişimci düşünce. “Hakikatı bulduğunu iddia edenlerden kaçınılması gerektiğini” vurgulayan sayın Aydın, doğal dünyadan elde edilen verilerle her geçen gün gelişen ve yenilenen bilimin, bu bağlamda neden daima tutarlı olacağını belirtti. Türkiye'de oldukça geç başlayan aydınlanma mücadelesinin günümüzde kritik bir noktaya geldiğini ve bilimsel düşüncenin topluma aktarılmasının her zamankinden daha önemli olduğunu belirtti. Birleştirici ve hümanist bir açılımla sempozyumun son konuşmasını yapan Sayın Aydın, Atheos Sempozyumu'nun “felsefeyle başlayıp felsefeyle sonlanmasından” duyduğu memnuniyeti dile getirerek, seküler bakış açısının bu mücadeleye çok önemli bir katkıda bulunduğunu ifade etti.

   Kısacası iki gün boyunca varoluş hikayemizi anlamaya çalıştık; dinledik, soru sorduk, sorguladık. Bu arada “sorgulamanın önemini” de bir kez daha kavramış olduk. Etkinlik sonunda yapılan anketlerden de elde edilen bilgilerle, ileride gelenekselleşmesini umduğum bu ve benzeri etkinliklerin devamını görmek hepimizi mutlu edecektir. Dolayısıyla tamamen gönüllüler üzerinden yürüyen böylesi etkinliklerin gerçekleşebilmesi için hem Ateistler Derneği’ne hem de tüm bilim savaşçılarına destekleriniz beklenmektedir.

Yorumlar (2) -

  • İkincisini bekliyoruz. İlki çok güzeldi.

Yorum ekle