En eski diş ağrısı

    275 milyon yıllık sürüngen fosilinde çene enfeksiyonu bulundu. Şu anda Oklahoma olan yerde yaşamış olan bu sürüngenin fosili, paleontologlara en eski diş ağrısı ile ilgili bilgi veriyor.

   Toronto Mississauga üniversitesinin bölüm başkanı Prof. Robert Reisz'ın önderliğindeki ekip, paleozoik döneme ait karaya uyum sağlama aşamasında olan bir sürüngen fosilinde ağız içi enfeksiyona bağlı olarak gelişen çene kemiği defekti kanıtları buldu. Araştırma bulguları, Naturwissenschaften - The Nature of Science dergisinde yayınlandı. Bu keşif ile ortaya çıkarılan çene enfeksiyonu daha önce 200 milyon yıl yaşındaki bir kara omurgalısında bulunan diş hastalığını tarihsel olarak geçti. Reisz şöyle konuştu: "Bu fosil sadece diş hastalıklarına bakış açımızı değiştirmiyor, çeşitli canlıların etobur ve otobur olarak evrimleşme süreçlerinde ne tür diş hastalıklarına yatkın oldukları hakkında da önemli bilgiler veriyor. Bu durumda, söz konusu insanlar olduğunda diş hastalıklarına yatkınlık artmış olabilir." 

  275 milyon yıl yaşındaki Labidosaurus hamatus isimli bu sürüngenin çenesi çeşitli incelemelere tabi tutuldu. Örneklerden biri özellikle dikkat çekiciydi çünkü bazı dişler eksikti ve çene kemiğinde de erime vardı. CT sonuçlarının da yardımıyla geniş bir enfeksiyonun varlığı ortaya çıkarıldı. Bunun sonucunda dişler düşmüş ve abseler oluşarak kemik yıkımı ve kaybı gerçekleşmişti. 

Resim: Bu fosil kayıp dişleri, kemik defektini ve dental hastalıkları gösterir. Paleozoik döneme ait bir sürüngendeki osteomyelit (çene enfeksiyonu), bakteriyel enfeksiyona ve bu enfeksiyonun evrimsel sürecine kanıt teşkil eder. (Credit: Reisz R.R. ve Naturwissenschafte)   

   Gelişmiş sürüngenlerin atalarının pek çoğu evrim sürecinde sudan karaya geçişte karaya uyum sağlamaya çalışırken, karadaki başka canlılarla veya yüksek lifli bitkilerle beslenebilmek için kafa kemiklerinde ve diş yapısında değişiklik geçirerek evrildi. Bazı hayvanlardaki ilkel dental yapı olançeneye gevşekçe tutunmuş ve sürekli olarak yenilenen yapı (süt dişlenmesine benzer bir oluşumdu ama ömür boyu bir yenilenme söz konusuydu) bazı hayvanlarda değişti. Dişler çene kemiğine daha sıkı tutundu ve diş yenilenmesi ya azaldı; ya da tamamen ortadan kalktı. Yediklerini çiğneyebilmeleri ve dolayısıyla besin emiliminin artması ile bu değişim, bazı ilkel sürüngenler için oldukça avantajlı oldu. Labidosauris ve akrabalarının oluşturduğu türlerin küresel yaygınlığı ve dayanıklılığı, bu değişimin evrimsel bir başarı olduğunu gösterir. 

   Ancak Reisz ve ekibi dişlerin yenilenme özelliği kaybedildikçe, çene enfeksiyonu riskinin ve dolayısıyla diş hastalıklarına yatkınlığın da arttığını düşünüyor. Artık ömürlük olan, yani yenileriyle yer değiştirmeyen bu dişlerin uzun süreli kullanım sonucunda aşınması ve dişin iç kısmı olan pulpanın açığa çıkması; pulpanın da ağız içi bakterilere daha uzun süre maruz kalıyor olması nedeniyle enfeksiyona yatkınlık artmıştır. Diğer yandan dişleri sürekli yenileriyle yer değiştirerek yenilenen canlılarda böyle bir dezavantaj yoktu. 

   Reisz insanların oral enfeksiyonlara yatkınlığının, ete ek olarak bitkileri de beslenme diyetine sokan ilkel sürüngenlerin durumuyla benzerlik gösterdiğini belirtiyor: "Bulgularımıza göre, insanlarda sadece 1 kez yenilenen diş gelişimi yapısı (süt ve daimi dişler), getirdiği bariz avantajların (çok daha çeşitli türde gıdayla beslenebilmek gibi) yanı sıra, enfeksiyona yatkınlığa da sebep olmuştur."

 

Kaynak makaleRobert R. Reisz, Diane M. Scott, Bruce R. Pynn, Sean P. Modesto. Osteomyelitis in a Paleozoic reptile: ancient evidence for bacterial infection and its evolutionary significance. Naturwissenschaften, 2011; DOI:10.1007/s00114-011-0792-1

Bu yazı, Toronto Üniversitesinden sağlanan bilgilerin ışığında ScienceDaily tarafından hazırlanıp 18.04.2011'de yayımlanmıştır. 

Çeviri: felis agnosticus 

Şu yazılar da ilginizi çekebilir:

Yorumlar (1) -

  •    Tuğçe ablam diş hekimi olacak. Ben 9 yaşındayım. Bilime meraklıyım.

Pingbacks and trackbacks (1)+

Yorum ekle